2 Ocak 2013 Çarşamba

Jean-baptiste poquelin

Daha çok bilinen adı (moliere) 15 ocak 1622 de fransada doğmuş komedya yazarıdır.babası marangoz annesi burjuva bir ailenin kızıdır annesini 11 yaşındayken kaybeden moliere babası ile parisin zengin kesiminin yaşadığı Rue Saint Honore ye tasındılar.Parisin en iyi okullarından olan Collège de Clermon a gitmiştir.1641 de okuldan ayrılmıstır.Babasıyla çalışmaya başlamıştır.23 yaşına geldiğinde pat diye işi bırakıp paris ten ayrılır öncede tanıştığı aktrist Madelaine Bejart ile ıllustre théâtre topluluğunu kurar.sahne ismi olan moliere i kullanmaya başlar moliere 1645 yılında gezici tiyatronuun idarecisi olur tiyatronun pansionlara olan borçları yüzünden hapse girer 24 saat kalır sonra babası borcu öder Moliere yi kurtarır.bundan sonra  Madelaine bejart ile 12 yıl sürecek tiyatro hayatına başlar .moliere bu toplulukla 18 kasım 1659da "les précieuses ridicules (gülünç kibarlar)oyunu sahneler paris halkı oyunu özellikle beyenmez moliere arkadaşı olan italyan aktör tiberio fiorell'den commedia dell'arte hakkında baya ders almıştır. 1660da yaptığı"sganarelle, ou le cocu imaginaire (hayalde aldatılmış koca)oyunu çok beyenilmişdir.buda molierein insanların yapmacık olduğu hakkındaki düşüncesini desteklemiştir.(kadınlar mektebi)isimli oyununda skandal yaratmıstır insanlar moliere in hiçbir değer yargısı olmayan bir soytarı olduğunu söylemeye başlamışlardır.baskılara dayanamayan moliere oyunun özürü sayılan ("kadınlar mektebinin tenkidi, 1944)i sahnelemiştir oyun tek perdeliktir oyunda moli,ere kendi espiri anlaışını ve sahne arkasındaki oyuncuların konuşmalarına yer vermiştir.daha sonra tartüf oyununu sahneler  oyun kilise tarafından yasaklanır ama 1669 da yeniden sahnelenme olanağı bulur.Moliere buna karşın risk alıp Don Juan ı sahneler halk oyuna bayılır böylelikle moliere halkın ikiyüzlü olduğunu düşünür.Moliere hep Dram yazarı olmak istesede yaptığı oyunlar her zaman komedi olarak kabul edilir oyunların da insanları düşündürmeye çalışır.En  popüler oyun (Cimri)dir.Hastalık Hastası oyununun 4.sahnesinde kanlı öksürük krizine girmiştir ama yinede oyun çıkmıştır.Oyundan 2 saat sonra vefat etmiştir.Zamanın şartlarında aktör sanatçı kısmısının kilise töreni ile kiliselerin takdis ettiği mezarlara konulması yasaktı.Moliere in karısı Armand ( Madelaine bejart) ın kızı Kral dan özel izin alarak törenin normal cenaze törenine benzemesi için izin aldı Moliere gece kilisenin yanında bebeklerin mezarlığına gömüldü 1792de Fransız Devrimi idaresi sırasında Moliere'in ceseti bu mezarlıktan çıkartılarak o zaman kurulan "Fransız Anıtlar Müzesi"ne geçirildi; 1816de ise Paris'te tanınmış kişiler için bir mezarlık olan Pere Laschaisee şair Lafontain mezarı yakınında bulunan bir mezara konuldu.

Kaynakça:http:tr.wikipedia.org

             

Francis Bacon





                                                                

                             Francis Bacon

 

                           

  

HAYATI:

    Francis Bacon 22 Ocak 1561'de doğmuştur. Kraliçe 1. Elizabeth zamanında adalet bakanlığı yapan Nicholas Bacon'ın oğludur. Şimdilerde her nekadar Francis Bacon'ın ünü babasınınkini gölgede bıraksada, babası Nicholas Bacon sıradan birisi olmaktan öte dönemin ünlü ve önemli isimlerindendi. Bacon 12 yaşında girdiği Trinity Collage Cambridge'de skolastik felsefeyle tanıştı. Skolastik felsefeyle tanışmasıyla birlikte skolatik felsefeye olan karşıt fikirlerinide burada filizlendirdi. 1576 yılında Hukuk okumaya başlayan Bacon, Fransa'daki bir İngiliz elçisinin yanında çalışması için teklif aldı vede teklifi geciktirmeden kabul etti. Bu esnada Hukuk ögreniminede ara veren Bacon Fransa'da kendini geliştirmekte vede felsefeye olan aşkını iyice körükledi.  1579 yılında babasının ölüm haberini alan Bacon, apar topar İngiltere'ye geri dönüş yapmak zorunda kaldı ancak cepleri tamamiyle boştu. Onun için tek seçenek Hukuk öğrenimine devam etmekti nitekimde öyle yaptı. Hukuk öğrenimini tamamlayan Bacon avukatlık yapmaya başladı. Ancak eskiden alıştığı lüks yaşantısına özlem çektiği için bir yandan da siyasi bir kariyer için çalıştı. 1584 yılında Parlementoya seçildi.  
    Essex kontuyla çok yakın bir arkadaşlığı olan Bacon Essex kontunun Kraliçe 1. Elizabeth'i devirmek için kurduğu planlar yüzünden fikir ayrılığına düştü ve arkadaşlıkları bozuldu. Kraliçeye bağlılığı güçlü olan Bacon arkadaşını uzun süre fikrinden vaz geçirmeye çalıştı ancak başarısız oldu. Kraliçeye başarısız bir suikast düzenleyen Essex kontu tutuklandı ancak Bacon'ın çabalarıyla salıverildi. Salıverilmesinin ardından tekrar bir suikast girişiminde bulunan Essex kontu tekrar tutuklandı ve bu sefer suçlu bulunarak idam edildi. Bu sıralarda Bacon için herşey yolundaydı ve yıldızı iyice parlıyordu. Kraliçeye olan derin bağlılığı kariyer açısından büyük fırsat kapılarını açıyordu.
1603 yılında Kraliçenin veliahtı 1. James'in tahta geçmesiyle önemli mevkilere terfi eden Bacon       ''Sir'' ünvanını aldı. 1606 yılında başsavcı, 1618 yılındada İngiltere başyargıcı oldu. Kariyerinin zirvesinde rüşvet suçlamasıyla suçlandı ve suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede her ne kadar fazla kalmamış olsada, Parlementoda yahut herhangi bir siyasi konumda bulunmasın mümkün değildi onun için. Siyasi hayatının bitişiyle birlikte kendini aşık olduğı felsefi düşünceleriyle buldu ve kalan ömrünü felsefeye adadı. 1626 yılında zatürree olduğu düşünülen hastalık dolayısıyla vefaat etti.

 Düşünceleri:

   Bacon'ın felsefi düşüncesinin temelinde bilim vardır. Eserlerinde bilimin insanları aydınlatma ve geliştirme özelliğini savunmuştur. O'na göre bilim, doğanın özüne yönelmelidir. Doğayı deneyle kavramaya çalışmıştır. Pragmatizm ile sonuçlanacak olan deney temeline dayanan İngiliz felsefesinin ilk tohumlarını atmıştır. Bacon için bilimin başlıca yöntemi tümevarımdır. Yapıtlarıyla bilimin ve felsefenin gelişimini göstermiş, aynı zamandadoğa ve akıl arasında bir bağ kurulabileceği fikrini yerleştirmiştir. Günümüzdeki ötenazi kavramını en benzer şekide savunan ilk kişide O'dur. Bacon için doktorun görevleri sadece tedavi edip iyileştirmek değildir. İyileşme olmadığı durumlarda hastaya rahat ve kolay bir ölüm sağlamakla mükellef olduğunu belirtir.


Eserleri:

 Bacon'ın siyaset ve felsefe alanında üne kovauşturan eseri ünlü ''Denemeler''idir (Essays). 1597 yılında basılan bu eser yine Bacon tarafından genişletilmek üzere düzeltmelere uğramış, 1612 ve 1625 yılında tekrar basılmıştır. Bu eser sayesinde İngiliz edebiyat tarihinin vazgeçilmez ve ünlü isimlerinden olmuştur. Denemeler dışında olan eserleride şunlardır; Bilimin İlerlemesi, Novum Organum, Yeni Atlantis, Magna Instauratio. Magna Instauratio adlı eserini bitiremeden vefat etmiştir.


Kaynakça:  tr.wikipedia.org


 

1 Ocak 2013 Salı

Barok Tiyatro ve Mimarisi



Barok Tiyatro Avrupa’da 17. Ve 18. Yüzyıllar arasındaki dönemi tanımlayan bir terimdir. Bu dönemde tema daha çok insanlığın etkileşimi ve keşifler üzerineydi. Barok dönemde genellikle canlı, şatafatlı kostüm tasarımları, ayrıntılı sahne ayarları ve özel efektler kullanılmıştır. Barok dönemi ilgi çekici veya sıradışı yapan budur.  
       Sanat kilisenin dışına çıkmıştır. Yazarlar kişisel inançlarına bağlı olarak oyun yazmışlardır. William Shakespeare ve Jean Baptiste Poquelin Moliere barok dönemi sanatçıları arasında yerlerini almışlardır. Siyaset, evren ve özel hayat gibi konuları işlemişlerdir.
       Mimaride “u” şeklinde olan salon uzundur. Tavan fresklerine sahip olan barok tiyatrolarda süslemeler zengin bir şekilde kullanılmıştır. Ahşap, altın, mermer gibi malzemeler kullanılmıştır. Dış cephesi gösterişlidir, oyma kullanılmıştır ve bina hareket hissi verir.
 Barok Tiyatro yapısı ile sahne düzeni, sahne tasarımı ile oyun alanı, Barok dünyagörüşünü canlandırdığı kadar, bu doğrultuda yenilikler tiyatrosu özelliğini de taşır. Barok Tiyatro sahnesinde görünüş-varlık metafiziğinin "dünya tiyatrosu" imgesinin yaratılmak istenmesi, sahne aygıtlarının kullanımını, sahne tekniğinde yenilikleri, kulis değişimlerini ve mekân perspektifini öne çıkarmıştır. Tiyatro sahnesi, Rönesans tiyatrosundaki gibi, insanlararası çatışmaların yer aldığı yer ve nesnel alan olmaktan çıkmış; yukardaki Tanrı ile aşağıdaki Şeytan ve arasında kalmış insanın evrenini verecek biçimde, dikey ve oylumlu sahne haline gelmiştir. Sahne ve kulis tasarımı, sahne görüntüsü ve imgesi, sahne etmenleri, tüm bunlar, dünyanın gelip geçiciliğini, dünyanın "yalan dünya" olduğunu vermeye yönelik göz yanıltmacılığa ve perspektif oyunlarına dayanıyordu. Sahne makineleri, alegorik anlatıma, insanı aşan güçlerin canlandırılmasına, varlık ile görünüş arasındaki sınırı kaldıracak perspektif tekniğinin öne çıkmasına yardım ediyordu.

Commedia dell`Arte,



Commedia dell`Arte, İtalya'daki Rönesans tiyatro etkinlikleri saray ve akademi çevrelerinde halktan uzak yapılırken ve hepsi amatörken profesyonel tiyatro topluluklarının halk tiyatrosunu oluşturuyordu.
Bir tiyatro tarihi yazarının tanımı şöyledir: “Saraylarda komedya sokaklarda komedyen” akademi ve sarayda verilen temsillere commedia erudita (bilgili tiyatrosu- draması) deniyordu. Profesyonel topluluklar kendilerine sanat tiyatrosu anlamına gelen Commedia dell'Arte ve Commedia dell'Improvisio adını takmışlardı. Commedia dell'artenin tam olarak ne zaman ve nasıl oluştuğunu kimse bilmiyor.

KÖKENİ
Kimileri kökenini Roma zamanının mimlerine ve eğlendiricilerine indirirken kimileri Roma komedya yazarları Plautus ve Terentius'un komedyalarından beri evrimleşip değişerek doğaçlama oyunlar halinde ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. Kimilerine göre Bergamokentinde 14-15. yüzyıllarda ortaya çıkmış doğmaca komedyalardan gelişmiştir. Kökeni ne olursa olsun tarihsel kayıtlarda 1560'larda ilk kez adına rastlanılıyor. Artık 1600'lerde topluluklar Venedikten İtalya'ya, oradan Fransa, İspanya ve diğer Avrupa ülkelerine, gittikleri her yerde halk ve yönetici sınıflardan daima seyirci buluyorlar.
Oyunların metni ve temsil biçimi
Oyuncu nerdeyse commedia dell'arte'nin yüreği ve asıl öğesidir. Topluluklar buldukları her alanda oynamışlardır, kent meydanlarında ya da sarayda, kapalı bir yerde ya da açık havada, sabit sahnelerde ya da geçici kurulmuş doğaçlama sahnelerinde. Eğer süslü dekorlu sahneler bulurlarsa onu kullanıyorlardı, bulamadıkları zaman bir yükseltinin ortasında perde kurarak oynuyorlardı. Her ortama uyabilme en büyük erdemleriydi.
Metin, durumları, düğümleri ve sonucu yalnız özetleyen senaryolardı. Oyuncular diyalogları doğaçlamadan yaratır ve aksiyonları açıklayan doğaçlama söyleşiler yaparlardı. Her temsilde metnin ana hatları aynı kalmakla birlikte ayrıntılar değişirdi. Bu değişim o andaki esine ve seyircinin tepkisine dayanırdı. Günümüze 700 kadar senaryo kalmıştır. Trajik olanı azdı, büyük bölümü aşk olayları, entrikalar, kılık değiştirmeler ve kesişen amaçlar çevresinde dönüp gelişen komikliklerdi.


Doğaçlama Commedia dell`arte`nin ayırt edici özelliğidir. Topluluklarda aynı tipi aynı oyuncu hayat boyu oynardı. Her tipin giysisi, aksesuvarları belliydi. Komiklikler Lazzi adı altında standartlaştırılmıştı. Diyaloglara usta oyuncular edebiyat ve şiirden parçalar sıkıştırırlardı. Buna rağmen doğaçlama diyaloglara ve nüktelere aynı anda uygun nükteler ve diyaloglarla cevap verebilmek için oyuncuların çok hazırlanmış ve ustalaşmış olmaları gerekiyordu.

Oyun karakterleri ve özellikleri

    Brighella, 1570

Arlecchino, 1611, daha sonraki adı Harlequin


Columbina, 1683


Il Dottore, 1653



Pagliaccio, 1600
Pantalone, 1550























Commedia dell`arte kişileri kalıp karakterler olup 3`e ayrılıyordu. (Kimileri ikiye ayırır- maskeliler, maskesizler (aşıklar). Aşıklar, efendiler, hizmetkarlar. Aşıklar en gerçekçi tiplerdi. Genç, yakışıklı, maskesiz ve son moda giyinmişlerdi. Her toplulukta en az bir, en çok iki çift aşıklar bulunurdu.
En çok tekrarlanan üç efendi: Pantalone – Venedikli yaşlı bir tüccardır. Ya aşıklardan birinin babası, ya da kendisi genç kıza tutulan bir yaşlıdır. Giysisi kırmızı vücuda oturmuş bir ceket-pelerin, yumuşak terlikler, kenarsız yumuşak bir kep, uzun burunlu kahverengi yarım bir maske ve düzensiz bir gri sakal. Dottore, Pantallone'nin ya arkadaşı ya da rakibidir. Ya avukat ya da doktordur. Akademisyendir. Bilgiçlik taslar ve çoğu kez yanlış söylediği latince atasözleriyle bilgisini göstermeye çalışır. Akıllı olduğu savına rağmen saftır ve kolayca aldanır. Kılığı zamanın akademik giysisi ve kepidir. Capitano aşıklardan biridir ama zamanla palavracı ve korkak bir askere dönüşmüştür. (O çağlarda başı İspanyollarla savaş derdinden kurtulmayan İtalyanların İspanyol askerlerini taşlamak için ya da onlardan esinlenerek bu tipin yaratıldığını ileri sürenler vardır) Savaş ve aşktaki başarılarıyla övünür fakat her ikisine de güvenilemez. Daima bir pelerin, kılıç ve tüylü bir şapka giyinir. Genellikle genç kızların hoşlanmadığı bir aşıktır.
Komedya tipleri en çeşitli olarak hizmetkarlar içinde bulunur. Zanni denilen hizmetkarlar kadın ve erkek olarak iki cins vardı; aptal, saf ve hilekar olarak da farklı huylarda olarak ayrılır. Erkekler iki ya da dört tanedir. Özellikle aksiyonları yaratırlar; efendilerine yardım eder veya işlerini bozarak aksiyonun da ilerlemesini sağlarlar. Kadın hizmetkar genellikle bir tanedir ve hanımına yardım ederken erkek hizmetkarlarla kırıştırır.
Zannilerden Arlecchino en popüler olanıdır. Kurnazlık ve aptallık karışımıdır, mükemmel bir akrobat ve dansçıdır. Genellikle entrikanın merkezidir. Giysisi çok renkli, yamalı parçalardan oluşmuş sonra elmas biçimi almış kırmızı- yeşil- mavi desenlere dönmüştür. Siyah bir maske üzerine yana eğik bir külah giyer ve tahtadan bir kılıç taşır. Bazen de kılıç değil tahtadan ve aşağıdan ikiye bölünmüş bir değnek taşır. Birine vurduğu zaman keskin bir ses çıkaran bu değneğe ingilizcede “slapstick” (şamar değneği) denmiştir. Ve şamarlı gürültülü komedyalara verilen adın kaynağı da buradan gelmiştir (Slapsitck comedy). Her topluluğun bu kurnaz-aptal karışımı uşağı vardır. Bazen ismi Truffaldino ya daTrivellino olarak değişmiştir.
Arlecchino`nun en yakın arkadaşı çıkarcı, hınzır, cinsel dürtüsü çok ve bazen yalın olan Brighelladır. İsmi çeşitli topluluklarda Scapino, Mezzetino ve Flavtino olarak değişir. Kanca biçiminde burun ve bir sakalı olan maske takar, yeşil şeritlerle süslenmiş ceket ve pantalonu vardır. Bir üçüncü uşak Pulcinella'dır. Napolili olup bazen de han sahibi ya da bir tüccardır. Kocaman karga burunlu, kambur olup sivri uçlu bir şapka giyer. İngiliz kuklası Punch`ın atasıdır. Bunun da çeşitli topluluklarda adı değişmiş ve çeşitli nitelikler kazanmıştır.

IBSEN VE ONUN SANAT YANI

                                                  Henric Ibsen (1828 - 1906)


                         
                                                                
 


    Edebiyat anlayışının tiyatrodaki öncüsü, çağdaş tiyatronun   kurucularındandır. Aynı zamanda da  ''Norveçli '' oyun yazarı ve şairdir. Yüz seksen sekiz oyunun sahnelenmesin de yer alır. 1863’te Norveç’te Kristiana Tiyatrosu’nda sanat danışmanı olur fakat burs için yine hükümete başvurduğunda kendisine “burs değil, iyi bir dayak gerektiği” gibi bir yanıt almıştır. Tatlı İsteyenler adlı oyunun başarı kazanması üzerine hükümet yurt dışına geziye gidebilmesi için kendisine bu sefer mali yardımda bulunur.



 


                      Batı tiyatrosu üstünde derin etkiler bırakan ve dram sanatının en büyük ustalarından sayılan İbsen, kendi konumunu şu sözlerle yansıtır:

                      '' Yeni bir evrenin yaratılışına katkısı olanların başında geldiğim söyleniyor. Bense, tam tersine, yaşadığımız çağın birçok nedenden ötürü ancak bir takım yeni şeyler doğurabilecek, sona ermiş bir çağ olarak nitelenebileceğine inanıyorum.''


                                            Başlıca Eserleri


        - Peer Gynt (1867) 
        - Nora, Bir Bebek Evi (1879)
        - Hortlaklar (1881)
        - Bir Halk Düşmanı (1882)
        - Yaban Ördeği (1884) 
        - Hedda Gabler (1890)
        - John Gabriel Borkman (1896)
        - Biz Ölüler Uyanınca (1899)